Bilirkişinin Yetkileri
Bilirkişinin yetkileri temelde dört adettir. Ücret ve giderlerin ödenmesini talep yetkisi, çekinme yetkisi, bilgi alma yetkisi ve inceleme konusunu teşkil eden nesne yahut kişi üzerinde bazı tasarruflarda bulunabilme yetkisi olmak üzere dört adettir.
Bilirkişinin Yetkileri
Ücret ve giderlerin ödenmesini talep yetkisi, çekinme yetkisi, bilgi alma yetkisi ve inceleme konusunu teşkil eden nesne yahut kişi üzerinde bazı tasarruflarda bulunabilme yetkisi olmak üzere bilirkişinin yetkileri aşağıda dört başlıkta açıklanmıştır.
Bilirkişinin Ücret ve Masrafları Talep Yetkisi
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 283’üncü maddesi uyarınca bilirkişiye, sarf etmiş olduğu emek ve mesaiyle orantılı bir ücret ile inceleme, ulaşım, konaklama ve diğer giderleri ödenir. Keza söz konusu hükümde ayrıca bilirkişinin ücretinin Adalet Bakanlığı’nca her yıl güncellenecek bir tarifeyle düzenleneceğinden söz edilmektedir.
Son bilirkişi ücret tarifesi 1 Ekim 2016 tarih ve 29844 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Söz konusu tarifede bilirkişilere ödenecek ücretler mahkemelere göre sınıflandırılmıştır. Buna göre:
a) Sulh hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için 165,00 TL
b) İcra hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için 165,00 TL
c) Asliye hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için 275,00 TL
ç) Aile mahkemelerinde görülen dava ve işler için 220,00 TL
d) İş mahkemelerinde görülen dava ve işler için 220,00 TL
e) Kadastro mahkemelerinde görülen dava ve işler için 220,00 TL
f) Tüketici mahkemelerinde görülen dava ve işler için 165,00 TL
g) Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için 330,00 TL
ğ) Asliye ticaret ve denizcilik ihtisas mahkemelerinde görülen dava ve işler için 330,00 TL
ücret ödenecektir. Ancak yine tarifenin 7’inci maddesine göre hakim işin mahiyetine göre tarifede belirtilen ücretleri artırabilir veya azaltabilir.
Tarife aynı zamanda, ihtiyari dava arkadaşlığının söz konusu olduğu hallerde (Medeni yargı açısından “seri dava” diye bir şey yok, galattır, uygulamada zikredilen ifade vekalet ücreti sebebiyle daha sonra AAÜT’ne girmiştir, bu şekilde tarifelerde yer bulmaya başlamıştır, ancak medeni yargılamada onu karşılayan terim “ihtiyari dava arkadaşlığı”’dır. Davacı veya davalı tarafta, aynı taraf rolüne sahip birden fazla kişi olmasını ifade eder.) ücretten her halükarda indirim yapılacağını öngörmektedir.
Taraflardan birinin bilirkişi deliline dayanması halinde, bilirkişi ücreti de o kişiden alınır. Nitekim HMK m. 324/I uyarınca taraflardan her biri ikamesini talep ettiği delil için mahkemece belirlenen avansı, verilen kesin süre içinde yatırmak zorundadır. Şayet ilgili taraf süresi içerisinde öngörülen avansı yatırmazsa, diğer taraf bu avansı yatırabilir. Aksi halde ilgili taraf bilirkişi deliline dayanmaktan vazgeçmiş sayılacaktır (HMK m. 324/II).
Yukarıda açıklandığı üzere, mahkemece re’sen de bilirkişiye müracaat edilebilir. Bu takdirde mahkeme ücretin taraflardan birince veya her ikisi tarafından bir haftalık kesin süre içerisinde avans olarak yatırılmasına karar verebilir. Şayet taraf/lar verilen süre içerisinde gerekli avansı yatırmazsa, HMK m. 325 uyarınca ileride bu gideri ödemesi gereken taraftan alınmak üzere Hazine’den ödenmesine hükmedilir.
Bilirkişinin Çekinme Yetkisi
Bilirkişinin Çekinme Yetkisi ile Bilirkişiler, tanıklıktan çekinme sebeplerine veya mahkemece kabul edilebilecek diğer bir sebebe dayanarak bilirkişilik görevini ifadan kaçınabilir (HMK m. 270/II). Söz konusu bu çekinme yetkisi bilirkişinin tarafsız olarak görevini ifa etmesini güvence altına almayı amaçlamaktadır.
Tanıklıktan çekinme sebepleri HMK m. 247 ila 250’nci maddeler arasında üç grup altında düzenlenmiştir: Kişisel nedenlerle çekinme, sır nedeniyle çekinme, menfaat ihlali tehlikesi nedeniyle çekinme. Bilirkişi açısından bu maddelerde yer alan sebeplerden birisi bulunmasa bile, bilirkişinin tarafsızlığını etkileyebilecek başkaca bir sebep mahkemece kabul edilirse, bilirkişi, görevi ifadan çekinebilecektir.
Bilirkişiler, tanıklıktan çekinme sebeplerine veya mahkemece kabul edilebilecek diğer bir sebebe dayanarak bilirkişilik görevini ifadan kaçınabilir.
Bilirkişinin Bilgi Alma Yetkisi
Bilirkişinin Bilgi Alma Yetkisi, Bilirkişinin görevini sağlıklı olarak yürütebilmesi için olmazsa olmaz bir diğer yetkisidir. Bilirkişinin özel veya teknik bilgisini aktarması, buna dayalı olarak bir çıkarımda bulunması yahut bir vakıayı tespit edebilmesi için, öncelikle somut olayın koşullarına vakıf olması gerekir. HMK m. 278/II’de bilirkişinin bilgisine başvurulan konuda tereddüde düşmesi durumu düzenlenmektedir. Buna göre, bilirkişi, görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşerse, bu tereddüdünün giderilmesini, her zaman mahkemeden isteyebilir. Keza bilirkişi eğer ihtiyaç duyarsa, HMK m. 278/III uyarınca mahkemenin de uygun bulması kaydıyla, tarafların bilgisine başvurabilir. Taraflardan birinin bilgisine başvurulacağı hallerde, mahkemece bilirkişiye taraflardan biri bulunmaksızın diğerinin dinlenemeyeceği hususu önceden hatırlatılır. Bilirkişinin tarafsızlığından şüphe edilmemesini sağlamak adına bu hatırlatma önem taşır. Ayrıca bilirkişi HMK m. 275/II uyarınca incelemesini gerçekleştirebilmek için, bazı hususların önceden soruşturulması ve tespiti ile bazı kayıt ve belgelerin getirtilmesine ihtiyaç duyuyorsa, bunun sağlanması için, bir hafta içinde kendisini görevlendiren mahkemeye bilgi verir ve talepte bulunur.
Bilirkişinin görev alanı veya sınırları hakkında tereddüde düşmesi halinde, bu tereddüdünün giderilmesini mahkemeden istemesi mümkündür.
Bilirkişinin İnceleme Konusunu Teşkil Eden Nesne Yahut Kişi Üzerinde Bazı Tasarruflarda Bulunma Yetkisi
Bilirkişinin HMK m. 278/IV uyarınca oy ve görüşünü açıklayabilmesi için bir şey üzerinde inceleme yapması zorunlu ise, mahkeme kararı ile gerekli incelemeyi yapabilir. Örneğin, uyuşmazlık konusu tablonun orijinal olup olmadığını bilirkişi ancak tablo üzerinde inceleme yaparak anlayabilir. Yahut uyuşmazlık konusu projenin sözleşmede öngörülen kısmının tamamlanıp tamamlanmadığının tespiti için bilirkişinin inşaat alanına bizzat gidip inceleme yapması gerekebilir. Veyahut bir kimsenin ayırtım gücüne sahip olup olmadığının belirlenmesi için ilgili kişiyi muayene edebilir. Bu işlemlerin icrası sırasında taraflar da hazır bulunabilir.